Bu da geçer ya hu ne demek ?

Damla

New member
Selam dostlar,

Konuya farklı açılardan bakmayı seven biri olarak bugün, hepimizin hayatında bir şekilde yankı bulmuş bir ifadeyi konuşmak istiyorum: “Bu da geçer ya hu.”

Kimi için bir teselli, kimi için sabrın özeti, kimi içinse değişimin kaçınılmazlığı. Bu söz sadece bir cümle değil, bir kültürel duruş, bir yaşam felsefesi gibi. Forumda bunu hem yerel hem de küresel boyutlarıyla, yani Anadolu’nun sıcaklığıyla dünyanın geri kalanının ritmini harmanlayarak konuşalım istiyorum. Belki hep birlikte hem bireysel hem toplumsal düzeyde “geçicilik” kavramını yeniden düşünürüz.

“Bu da Geçer Ya Hu”: Bir Anadolu Bilgeliğinin Kökleri

Anadolu’nun kadim sözleri genellikle sade ama derin anlamlar taşır. “Bu da geçer ya hu” da onlardan biridir.

Rivayete göre bir padişah, kendisine iyi zamanlarda kibirden, kötü zamanlarda umutsuzluktan koruyacak bir söz ister. Bilge bir derviş bu sözü söyler: “Bu da geçer ya hu.”

“Ya hu” eki, hem Allah’a hitap hem de içten bir nefes gibidir. Bu ifade, sabrın, tevekkülün ve olaylara duygusal mesafe koyabilmenin dilidir. Yani “her şey gelir geçer, sen merkezin olmayı unutma.”

Bu söz, Anadolu’nun hem mistik hem pratik yanını yansıtır: İnançla dayanıklılık, kabulle direnişin harmanı.

Küresel Perspektif: Geçiciliğin Evrensel Yüzü

Aslında “Bu da geçer ya hu” yalnızca bize özgü değil.

Japon kültüründeki “mono no aware” kavramı — yani “geçiciliğin farkında olmanın hüznü ve güzelliği” — benzer bir derinlik taşır.

Budizm’de “anicca” (her şey geçicidir) öğretisi, Hint felsefesinde “maya” (dünyanın yanılsama doğası), Batı’da ise “This too shall pass” sözü, aynı bilincin farklı dillerdeki yankılarıdır.

İnsanlık, farklı coğrafyalarda ama aynı ruh hâliyle bu geçicilik düşüncesine tutunur:

Zor zamanlarda umut, iyi zamanlarda tevazu, değişimde ise sükûnet.

Ama her kültür bunu kendi toplumsal değerleriyle yoğurur. Bizde “ya hu”yla içselleşen bir dua varken, Batı’da daha bireysel bir “self-help” anlayışı öne çıkar.

Erkeklerin Bireysel ve Çözüm Odaklı Bakışı

Toplumsal gözlemler ve kültürel roller çerçevesinde erkeklerin “Bu da geçer ya hu”ya yaklaşımı genellikle bireysel dayanıklılık ve pratik çözüm merkezlidir.

Bir erkek bu sözü çoğu zaman, “sorunu halledene kadar sabret” ya da “akılcı davran, duygulara kapılma” anlamında kullanır.

Modern dünyada erkeklik normları, duygusal ifade yerine kontrol, mantık ve başarıyı öne çıkardığı için, “Bu da geçer ya hu” bazen duyguları bastırmanın bir formuna dönüşür.

Ama öte yandan, bu bakış direnç ve strateji de üretir.

Krizin ortasında bir mühendis ya da girişimci bu sözü “tünelin sonundaki ışık” gibi kullanabilir: “Evet, bu dönem zor ama plan yap, disiplinli ol, geçecek.”

Yani erkeklerin versiyonunda söz, sükûnetten çok eylem çağrısına dönüşür.

Kadınların Toplumsal ve Empati Odaklı Yorumu

Kadınlar için “Bu da geçer ya hu” genellikle ilişkisel bir derinlik taşır.

Bir anne, evladına moral verirken bu sözü söylerken; bir arkadaş, diğerini teselli ederken kullanır.

Kadınların bu ifadeyi daha topluluk içinde, paylaşarak dile getirmesi, dayanıklılığın bireysel değil, kolektif bir direniş biçimi olduğunu gösterir.

Kadınların tarih boyunca duygusal emeği üstlenmiş olmaları, bu sözü “sabır”dan öte “birlikte iyileşme” mesajına dönüştürür.

“Bu da geçer ya hu” burada duygusal dayanışmanın sembolü hâline gelir:

Birlikte ağlayarak, birbirini dinleyerek, geçiciliği kolektif bir bilgelikle taşımak.

Yerel ve Küresel Arasındaki Denge: Tesellinin Evrimi

Dijital çağda “Bu da geçer ya hu” artık yalnızca Anadolu’nun köy kahvelerinde değil, Twitter’da, Instagram hikâyelerinde, hatta uluslararası platformlarda paylaşılıyor.

Bir yanda küreselleşme, bu sözleri evrenselleştiriyor; diğer yanda köklerinden koparma riski taşıyor.

Batı’da bu ifade “motivasyon cümlesi”ne dönüşürken, bizde hâlâ kalpten bir dua gibi işliyor.

Bu fark, yerel kültürlerin anlam derinliğiyle yüzeysellik arasındaki mücadelesini de gösteriyor.

Belki de bizim görevimiz, bu tür sözlerin kültürel hafızasını koruyarak küresel dille yeniden üretmek.

Toplumsal Cinsiyet, Dayanıklılık ve Umut

Toplumsal cinsiyet dinamikleri, bu sözün anlam katmanlarını da etkiliyor.

Kadınlar için “Bu da geçer ya hu” genellikle duygusal şefkat, ilişki onarımı ve kolektif güçle bağdaştırılır.

Erkekler için ise bu ifade daha çok stratejik sabır ve rasyonel dayanıklılık anlamı taşır.

Ancak günümüz toplumu bu çizgileri giderek bulanıklaştırıyor.

Bir erkek artık duygusal kırılganlığını dile getirdiğinde güçsüz değil, insan kabul ediliyor.

Bir kadın “sabretmek” yerine “sınır koymak” dediğinde asi değil, özsaygılı görülüyor.

Yani “Bu da geçer ya hu” artık sadece sabır değil, dönüşümün sesi de olabilir.

Küresel Krizler, Yerel Duruşlar

Pandemi, ekonomik belirsizlikler, savaşlar… Dünyanın her yerinde insanlar aynı duygusal frekansta: “Bu da geçer ya hu.”

Ama bu sözün anlamı coğrafyaya göre değişiyor.

— Avrupa’da bu, “sistemin tekrar işleyeceğine duyulan güven” demek.

— Uzak Doğu’da, “zamanın döngüselliğine teslimiyet.”

— Ortadoğu’da, “imanla sabır ve direnç.”

— Bizdeyse, tüm bunların birleşimi: tevekkül, umut, mizah ve direnç.

Bir yandan içli bir kabulleniş, bir yandan da “nasıl olsa düzelir” diyerek hayatla inatlaşan bir neşe.

Forum Tartışması: Sizin “Bu da Geçer Ya Hu” Hikâyeniz Ne?

Şimdi sizden duymak isterim, forumdaşlar:

1. Sizin hayatınızda hangi olaylar “Bu da geçer ya hu” sözünü anlamlı kıldı?

2. Bu sözü bir teselli mi, yoksa bir eylem çağrısı olarak mı görüyorsunuz?

3. Farklı kültürlerden arkadaşlarınız bu söze nasıl tepki veriyor? Sizce “geçicilik” evrensel bir duygu mu, yoksa kültürel bir öğrenme mi?

4. Erkeklerin ve kadınların bu ifadeyi farklı biçimlerde yaşadığını gözlemlediniz mi?

5. Günümüz dünyasında sabır hâlâ bir erdem mi, yoksa pasif bir kabullenme mi?

Kapanış: Geçiciliğin Güzelliği

Belki de “Bu da geçer ya hu”nun büyüsü tam da burada yatıyor:

Ne tamamen teslimiyet, ne de kör bir umut.

Bir tür denge sanatı.

Hayatın dalgaları arasında hem tutunmak hem bırakabilmek.

Küresel düzlemde değişim kaçınılmaz; yerelde ise anlam kök salıyor.

İkisini birleştirdiğimizde ortaya çıkan şey, insan olmanın evrensel melodisi.

Ve belki de hepimizin içinden gelen o tanıdık ses bir kez daha fısıldıyor:

“Evet, bu da geçer ya hu.”