Yetkide paralellik ilkesi ne demek ?

Efe

New member
Yetkide Paralellik İlkesi Nedir? Bilimsel Bir Merakın Peşinde

Arkadaşlar selam, bugün sizlerle paylaşmak istediğim konu hukuk literatüründe sıkça geçen ama çoğu zaman kulağa biraz teknik gelen bir kavram: **yetkide paralellik ilkesi**. İsmi ağır gibi dursa da aslında hayatın pek çok alanında karşımıza çıkan, adaletin ve yönetimin işleyişini anlamamız için önemli bir anahtar. Bu yazıda, konuyu hem bilimsel bir bakış açısıyla hem de herkesin anlayabileceği bir dille ele almak istiyorum.

Yetkide Paralellik İlkesinin Temel Mantığı

Kısaca ifade etmek gerekirse, **yetkide paralellik ilkesi** şu anlama geliyor: Bir işlemi yapmaya hangi makam yetkiliyse, o işlemi geri almaya ya da değiştirmeye de aynı makam yetkilidir. Yani “kararı kim aldıysa, iptalini ya da değişikliğini de o yapar.” Bu, hukukta düzenin korunması ve keyfi müdahalelerin önlenmesi için kritik bir prensiptir.

Örneğin, bir belediye başkanı bir ruhsat vermişse, o ruhsatı iptal etme yetkisi de yine belediye başkanına aittir; bir memur değil. Bu ilke sayesinde hiyerarşide yetkilerin sınırları belirlenir ve bürokraside düzen sağlanır.

Bilimsel Lens: Neden Böyle Bir İlkeye İhtiyaç Var?

Sosyoloji ve siyaset bilimi açısından bakıldığında, yetki ve sorumluluk arasında bir paralellik kurmak, toplumda **güven** üretir. 2018’de yapılan bir araştırmada (Keleş & Güler, Kamu Yönetimi Araştırmaları), kararların geri alınmasında aynı merciin rol almasının vatandaşın devlete olan güvenini artırdığı gösterilmiştir. Çünkü insanlar kararların belli bir mantık çerçevesinde ilerlediğini, kişisel çıkar veya dış müdahale ile değişmediğini hisseder.

Psikolojide de benzer bir karşılığı var: İnsan beyninin adalet duygusuyla ilgili bölgesi, “tutarlılık” ilkesine oldukça duyarlıdır. Bir kararı veren otoritenin aynı kararı bozabilmesi, zihinsel olarak da daha adil ve mantıklı algılanır.

Erkeklerin ve Kadınların Farklı Bakış Açıları

Bu noktada toplumsal cinsiyet açısından da küçük bir parantez açmak ilginç olabilir. Araştırmalar gösteriyor ki erkekler, yönetim ve hukuk konularına daha çok **veri, istatistik ve analitik çerçeve** üzerinden bakma eğiliminde. Örneğin bir erkek okuyucu şunu sorabilir: “Yetkide paralellik ilkesi hangi somut vakalarda uygulanmamış ve hangi hukuki krizlere yol açmış?”

Kadınlar ise konuyu genellikle daha **empati odaklı** ve **sosyal etkiler** açısından ele alıyor. Yani bir kadın okuyucu şunu sorgulayabilir: “Bir vatandaş, işlemin iptali için neden aynı makama başvurmak zorunda? Bu süreç vatandaşın duygusal ve sosyal yükünü nasıl etkiliyor?”

Bu farklı bakış açıları aslında konuyu daha zengin hale getiriyor. Çünkü biri işin **mekanik boyutuna** odaklanırken, diğeri **insani sonuçlarını** masaya koyuyor.

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Tabii iş sadece teoride kalmıyor. Uygulamada bu ilkeye bazen aykırı kararlarla da karşılaşılıyor. Özellikle kamu kurumlarında, üst makamların alt makamların verdiği kararları iptal etmesi veya değiştirmesi sıkça tartışma konusu oluyor.

Burada kritik soru şu: Eğer bir üst makam daha geniş bir denetim yetkisine sahipse, bu durumda yetkide paralellik ilkesi nasıl korunacak? İşte bu noktada “hiyerarşik denetim” ile “paralellik ilkesi” arasındaki denge önem kazanıyor.

Hukukçular bu dengeyi şöyle açıklıyor: Hiyerarşik denetim, hukuka aykırılığın denetimini sağlar ama **esas yetkiyi ortadan kaldırmaz**. Yani belediye başkanı bir ruhsat verdiyse, kaymakam ya da vali bu ruhsatı doğrudan iptal edemez; ancak hukuka aykırılık varsa yargıya başvurulmasını sağlayabilir.

Bilimsel Verilerle Desteklenen Bir Analiz

* 2020’de yapılan bir hukuk taramasında (Yıldırım, İdare Hukuku Dergisi), yetkide paralellik ilkesine aykırı uygulamaların en çok imar ve ruhsat işlemlerinde görüldüğü ortaya çıkmış.

* Avrupa’daki uygulamalar incelendiğinde, özellikle Almanya’da benzer bir prensibin (“Parallelitätsprinzip”) kamu yönetiminde katı bir şekilde uygulandığı görülüyor. Bu durum, idarenin öngörülebilirliğini artırıyor.

* Sosyal psikoloji literatüründe, karar alma süreçlerinde “aynı merci tarafından düzeltilme” mekanizmasının, bireylerde belirsizlik kaygısını %35 oranında azalttığına dair bulgular mevcut (Smith & Tyler, 2017).

Gündelik Hayatta Karşılığını Düşünelim

Peki bu ilkeyi gündelik hayatımıza nasıl uyarlayabiliriz? Basit bir örnek: Diyelim ki bir öğretmen bir öğrenciye not verdi. Bu notun değiştirilmesi gerekiyorsa, en doğal yol yine aynı öğretmenin müdahalesi değil midir? Eğer okul müdürü direkt olarak notu değiştirirse, bu hem öğretmenin otoritesini hem de öğrencinin adalet duygusunu zedelemez mi?

Tartışmaya Açık Sorular

* Sizce, yetkide paralellik ilkesi toplumda adalet duygusunu gerçekten koruyabiliyor mu, yoksa bürokrasiyi daha da zorlaştırıyor mu?

* Erkeklerin analitik, kadınların ise empati odaklı yaklaşımlarını düşündüğümüzde, bu iki farklı bakış açısını birleştirmek mümkün mü?

* Günümüzde artan merkeziyetçilik tartışmaları ışığında, yetkide paralellik ilkesinin geleceği sizce nasıl şekillenecek?

Sonuç Yerine

Yetkide paralellik ilkesi, kulağa teknik bir hukuk kavramı gibi gelse de aslında hem toplumsal düzenin hem de bireysel adalet duygusunun temel taşlarından biri. Bilimsel veriler, hem analitik hem de empatik bakış açılarıyla birleştiğinde, bu ilkenin sadece hukuki değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal bir işlevi olduğunu görüyoruz.

Siz ne dersiniz forumdaşlar, bu ilke sizce toplumda güveni mi pekiştiriyor, yoksa devletin hantallığını mı artırıyor? Tartışmaya açığım.