Açık Şehri Neresi ?

Gonul

New member
Açık Şehir Nedir?

Açık şehir, genellikle savaş ya da felaket durumlarında, askeri çatışmaların veya düşman işgalinin olmaması için belirli bir bölgenin tarafsız ve korumasız olarak ilan edilmesidir. Tarihsel olarak, açık şehir kavramı, şehirlerin savaş sırasında askeri hedef haline gelmesini engellemek amacıyla ortaya çıkmıştır. Bir şehir "açık şehir" olarak ilan edildiğinde, o şehirdeki askeri hedefler, savaş hedefleri olarak kabul edilmez ve düşman kuvvetlerinin şehirdeki yerleşim alanlarına zarar vermemesi beklenir.

Açık şehirler, genellikle savaş zamanlarında, uluslararası anlaşmalarla belirlenir ve buna dair belirli kurallar ve protokoller vardır. Bu tür şehirler, yalnızca askeri stratejilerin değil, aynı zamanda insani değerlerin de göz önünde bulundurularak korunur. Bir şehir, savaşa taraf olan ülkeler arasındaki anlaşmalar çerçevesinde açık şehir olarak ilan edildiğinde, bu karar genellikle karşılıklı olarak saygı gösterilen bir durum yaratır.

Açık Şehir Neresi Olur?

Açık şehirler, savaş sırasında güvenli bölgeler olarak belirlenir. Ancak, her şehir açık şehir ilan edilemez. Açık şehirler genellikle stratejik açıdan önemli olan, sivil nüfusun yoğun olduğu, kültürel ya da ticaret merkezlerinin bulunduğu yerlerdir. Savaş sırasında, bu şehirler tarafsız bir alan olarak kabul edilir ve düşman kuvvetleri bu şehirleri hedef almaz. Açık şehir ilan edilmesi için, genellikle tarafsız bir gözlemci veya uluslararası organizasyonların onayı gerekebilir.

Bir örnek vermek gerekirse, II. Dünya Savaşı sırasında, bazı şehirler açık şehir olarak ilan edilmiştir. Bunlar arasında başta Paris ve Brüksel gibi Avrupa şehirleri yer almaktadır. Bu şehirler, askeri çatışmalardan zarar görmemek için, özellikle sivil halkı korumak amacıyla açık şehir ilan edilmiştir. Bununla birlikte, açık şehirlerin belirlenmesi, savaşın kurallarına ve uluslararası hukuka dayalıdır ve taraflar arasında karşılıklı anlaşma gerektirir.

Açık Şehirlerin Avantajları Nelerdir?

Açık şehirlerin ilan edilmesinin birincil amacı, sivil halkı korumaktır. Savaş sırasında, askeri çatışmaların sivil yerleşim alanlarına yayılması, büyük bir yıkıma yol açabilir. Açık şehirler, bu tür yıkımları engellemek ve insanların hayatlarını korumak için önemli bir önlemdir. Ayrıca, bu şehirlerin açık şehir olarak kabul edilmesi, savaşın uluslararası kurallarına ve insan hakları yasalarına uygunluk gösterdiği için, savaş sırasında insanlık adına önemli bir adım olarak kabul edilir.

Bir başka avantajı ise, askeri hedeflerin uzak tutulması sayesinde, şehirlerin ticari ve kültürel işlevlerinin devam edebilmesidir. Şehirler, savaş ortamında askeri hedefler haline gelmediğinde, ekonomileri daha az zarar görür. Bu durum, savaş sonrası şehirlerin yeniden inşa sürecini de kolaylaştırır.

Açık Şehir Kavramı Tarihsel Olarak Nasıl Ortaya Çıkmıştır?

Açık şehir kavramı, ilk kez 19. yüzyılın sonlarına doğru, savaşlar sırasında sivil halkın korunması amacıyla uluslararası hukukun gelişmesiyle ortaya çıkmıştır. Özellikle 1864'te kabul edilen Cenevre Konvansiyonu, savaşların sivil halk üzerindeki etkilerini düzenleyen önemli bir belge olarak bu süreci başlatmıştır. Cenevre Konvansiyonu'nda, sivil yerleşim alanlarının korunması gerektiği vurgulanmış ve bu doğrultuda askeri çatışmaların sınırlandırılması gerektiği ilkesine yer verilmiştir.

Ancak, açık şehir kavramı asıl olarak I. Dünya Savaşı sırasında önem kazanmış ve savaşın yayılmasını engellemek amacıyla bazı şehirler açık şehir olarak ilan edilmiştir. II. Dünya Savaşı'nda ise, bu uygulama daha da yaygınlaşmış ve dünya genelinde birçok şehir açık şehir olarak belirlenmiştir.

Açık Şehirlerin Uluslararası Hukukla İlişkisi

Açık şehirlerin ilan edilmesi, uluslararası hukuk çerçevesinde belirli kurallar ve anlaşmalarla düzenlenmiştir. Bu kurallar, savaşın tarafsızlık ilkelerine dayanır ve genellikle savaşın kurallarını belirleyen Cenevre Sözleşmeleri'ne dayanmaktadır. Bir şehir açık şehir olarak ilan edildiğinde, o şehirdeki sivil halkın korunması ve şehirdeki askeri hedeflerin hedef alınmaması gerektiği uluslararası toplum tarafından kabul edilir.

Ayrıca, açık şehirlerin ilan edilmesi, tarafsızlık ve insan hakları ihlallerine karşı koruma sağlamak amacıyla da önemlidir. Bir şehir açık şehir olarak ilan edildiğinde, o şehirdeki sivil nüfus, savaşın doğrudan hedefi haline gelmez ve savaşın yıkıcı etkilerinden korunur.

Açık Şehirler Hangi Durumlarda Değiştirilebilir?

Açık şehirler, belirli bir savaş ortamında tarafsızlık ilan edilerek korunabilir. Ancak, bu durum her zaman sabit değildir. Eğer savaşın gidişatı değişirse veya taraflar arasındaki anlaşmalar revize edilirse, bir şehir açık şehir statüsünü kaybedebilir. Bununla birlikte, bir şehirdeki açık şehir statüsü, savaş sırasında veya sonrasında değiştirilebilir ve bu değişiklikler uluslararası anlaşmalar ve müzakerelerle belirlenir.

Açık Şehir Uygulaması Günümüzde Ne Durumdadır?

Günümüzde açık şehir kavramı, geçmişteki kadar yaygın olmasa da, savaş zamanlarında hala geçerli olan bir ilke olarak kabul edilmektedir. Modern savaşlar daha karmaşık hale gelmiş olsa da, uluslararası hukuk, sivil halkın korunmasını ve yerleşim alanlarının zarar görmemesini amaçlayan açık şehir uygulamalarını tanımaktadır. Günümüzde, bazı bölgelerdeki savaşlarda, özellikle insani yardım koridorları oluşturulurken, açık şehir kavramına benzer uygulamalar gerçekleştirilmektedir.

Açık Şehirler Nasıl İlan Edilir?

Bir şehir açık şehir olarak ilan edilecekse, bu genellikle savaşan taraflar arasında karşılıklı bir anlaşma gerektirir. Bu anlaşma, genellikle uluslararası denetim ve gözetim altında yapılır. Taraflar, belirli bir şehir üzerinde açık şehir statüsü sağlamak amacıyla ortak bir karar alır ve bu karar, savaşın tarafsızlık ilkelerine dayanır. Bazı durumlarda, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlar da açık şehirlerin ilan edilmesine aracılık edebilir.

Sonuç olarak, açık şehirler savaşın insani yönüyle doğrudan ilişkili olan ve sivil halkın korunmasını amaçlayan önemli bir kavramdır. Bu kavram, savaşların yıkıcı etkilerini sınırlayarak insan hayatını ve kültürel mirası koruma amacını taşır. Uluslararası hukukun temel ilkelerinden biri olan açık şehir uygulamaları, savaş zamanlarında tarafsızlık ve insani değerleri savunmanın bir yolu olarak günümüzde de önemini korumaktadır.