Bu atasözünün devamı nedir yazın çalışan ?

Gonul

New member
“Yazın çalışan, kışın üşümez” – ama gerçekten öyle mi?

Foruma selamlar! Bugün aklıma çocukluktan beri duyduğum ama her yaşta başka bir anlam kazanan o eski atasözü geldi: “Yazın çalışan, kışın üşümez.” Kulağa basit geliyor değil mi? Ama biraz kazıyınca, bu söz sadece “çok çalış, sonra rahat et” mesajı taşımıyor. Aslında ekonomi, insan psikolojisi, toplumsal cinsiyet rolleri ve hatta iklim değişikliğiyle bile ilgisi var. Hadi gelin, hem verilerle hem insan hikâyeleriyle bu atasözünü yeniden keşfedelim.

Bir tarlanın hikâyesi: Yazın alın teri, kışın huzuru

Anadolu’nun bir köyünde, 68 yaşında bir çiftçi anlatmıştı:

> “Yazın güneş tepemdeyken çalışmasam, kışın sobayı bile yakacak odun bulamam.”

Bu cümlede, yüzlerce yıllık bir ekonomik gerçek gizli: emeğin mevsimselliği. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 tarım istatistiklerine göre, kırsal bölgelerde gelirlerin yüzde 62’si hâlâ yaz aylarında elde ediliyor. Yani atasözündeki “yazın çalışan” sadece fiziksel bir ifade değil, yılın kısa bir döneminde hayatının tüm enerjisini sarf eden bir insanın tanımı.

Ama bu hikâye sadece köylerde geçmiyor. Modern şehirde de “yazın çalışan” aslında yatırım yapan, plan yapan, kendine birikim yaratan kişi. Freelance çalışanlar, sezonluk işçiler, yaz turizmi sektöründekiler… Hepsi aynı döngünün içindeler. Sıcak aylarda ter dökmek, soğuk aylarda konforun teminatı.

Ekonomi verileriyle: Emek mevsim dinlemez

OECD verilerine göre Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında “çalışma saati en uzun” üçüncü ülke. Ortalama bir çalışan yılda 1.832 saat çalışıyor. Ama burada ilginç bir detay var: yaz aylarında üretim oranı yüzde 22 artarken, iş kazaları oranı da yüzde 18 yükseliyor. Yani atasözünün “çalışmak iyidir” kısmı doğru olsa da, “yazın çalışan”ın ne kadar “korunmasız” olduğuna pek dikkat edilmemiş.

Ekonomistlerin söylediği şu:

> “Verimli çalışmak, çok çalışmaktan daha değerlidir.”

Bu, atasözünü modern çağa taşıyor. Artık mesele sadece ter dökmek değil; doğru zamanda, doğru işte, sürdürülebilir tempoyla çalışmak. Çünkü kış, sadece hava değil; işsizliğin, ekonomik daralmanın, motivasyon kaybının da simgesi haline geldi.

Kadınların sessiz emeği: Yazın değil, her mevsim çalışanlar

Atasözünü yeniden düşünürken, kadın emeğini yok saymak büyük haksızlık olur. Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 36 civarında; ama ev içi ücretsiz emek hesaba katıldığında, bu oran yüzde 80’i aşıyor. Yani birçok kadın için “yazın çalışan, kışın üşümez” değil, “her gün çalışan, ama hiç dinlenemez” gerçeği geçerli.

Bir öğretmen tanıdığım şöyle demişti:

> “Yaz tatilinde dinleniyorum sanıyorlar ama o dönemde de evdeki bakım işlerinin tamamı bana kalıyor.”

Bu söz, atasözünü başka bir açıdan çeviriyor: Kadınların emeği mevsimsizdir. Duygusal yük, toplumsal sorumluluklar, aile dinamikleri... Kadınlar “yazın çalışan”ı değil, “her an çalışan”ı temsil ediyor.

Erkeklerin stratejik bakışı: “Kışa yatırım yapmadan ısınamazsın”

Forumda konuşurken genelde erkekler konulara daha “stratejik” ve “sonuç odaklı” yaklaşıyor. Bu atasözü de erkeklerin zihninde çoğunlukla bir “planlama kuralı” gibi.

> “Bugün yatırım yap, yarın krizden korkma.”

> Bu, aslında finansal farkındalığın da özeti. Erkeklerin yüzde 57’si birikim yapmayı “güvende hissetmenin bir yolu” olarak tanımlıyor. Kadınlarda bu oran yüzde 39.

Yani erkeklerin bu söze yüklediği anlam, risk yönetimi ve stratejik hazırlık. “Kış” burada mecaz: kriz, durgunluk, işsizlik.

Bu açıdan atasözü, sadece mevsimleri değil, ekonomik döngüleri de anlatıyor. “Yazın çalışan” = fırsatı gören, plan yapan, riski azaltan kişi.

Duygusal ve topluluk odaklı bakış: Paylaşmak da ısıtır

Kadınların perspektifinde ise bu söz daha topluluk temelli okunuyor. Çünkü bir kadın için “üşümemek”, sadece kendi konforu değil; çocuklarının, ailesinin, çevresinin de güvende olması anlamına geliyor.

Psikoloji araştırmaları (örneğin Harvard Human Flourishing Program, 2022) gösteriyor ki, topluluk dayanışması yüksek olan bireyler ekonomik belirsizlik dönemlerinde daha az stres yaşıyor.

Yani “kışın üşümemek” bazen bankada para değil, yanında insan demek.

Bir forumdaşın dediği gibi:

> “Benim kışımı sıcak eden, yazın çalıştığım işler değil; yazın kurduğum dostluklar.”

İşte tam da bu nedenle, atasözüne “paylaşma” unsuru eklemek gerekiyor.

“Yazın çalışan” evet, ama birlikte çalışan, “kışın üşümez” dersek, sözün ruhunu bugüne taşımış oluruz.

İklim değişikliği çağında atasözleri de terliyor

Artık yaz sadece “çalışma zamanı” değil, hayatta kalma sınavı.

2024 yazında Türkiye’de ortalama sıcaklıklar 2,3°C arttı. Tarımsal üretimde yüzde 12 kayıp yaşandı. Bu da “yazın çalışan”ların artık doğayla da yarıştığını gösteriyor.

Yani atasözünün anlamı genişliyor:

> “Yazın çalışan, kışın üşümez” değil;

> “Yazın akıllıca çalışan, kışın hayatta kalır.”

Geleceğin atasözleri, belki “mevsime değil, akla çalışan” olacak.

Modern dünyada anlamı: Plan, denge, dayanışma

Bugün bu söz sadece tarla, soba, emek değil; strateji, denge ve dayanışma çağrısı.

Yazın çalışan, sadece kendine değil, çevresine de güç biriktiren kişi.

Yazın yatırım yapan, kışın paylaşmayı unutmayan kişi.

Yazın terleyen, kışın empatiyle ısınan kişi.

Bu atasözü artık bize şunu söylüyor:

> “Hazırlık sadece ekonomik değildir; duygusal, sosyal ve zihinsel bir süreçtir.”

Peki sizce?

- Siz “yazın çalışan, kışın üşümez” sözünü kendi hayatınızda nasıl yorumluyorsunuz?

- Gerçekten çalışan herkes kışın ısınabiliyor mu, yoksa sistem kimileri için yazı bile kışa çeviriyor mu?

- Kadınların görünmeyen emeği bu sözü nasıl değiştiriyor?

- Erkeklerin stratejik planlama refleksi, toplumsal dayanışmayla nasıl dengelenmeli?

- Ve en önemlisi: Artık hangi yeni atasözlerine ihtiyacımız var?

Söz sizde forumdaşlar. Isınmak sadece sobayla olmaz; bazen kelimeler de içimizi ısıtır.