Gonul
New member
[color=]Sultaniler Ne Zaman Açıldı? Kültürler Arası Eğitim Geleneğinin Tarihsel ve Toplumsal İzleri
[color=]1. Giriş: Bir Merakın Peşinde – “Sultaniler” Gerçekte Ne Zaman Başladı?
Forumlarda, tarih meraklılarının sıkça sorduğu bir soru var: “Sultaniler ne zaman açıldı?”
Bu sorunun yüzeydeki cevabı basit görünebilir: Osmanlı İmparatorluğu’nda modern anlamda ortaöğretimin temelleri 19. yüzyılda atıldı.
Ancak bu mesele, sadece bir tarih bilgisi değildir; bir toplumun modernleşme serüveni, kültürel dönüşümü ve eğitimde cinsiyet, sınıf ve kimlik dengeleri açısından derin bir tartışmadır.
Bugün, hem Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, hem Avrupa’dan Asya’ya kadar uzanan farklı kültürlerdeki benzer eğitim dönüşümlerini inceleyerek “sultani” kavramının ne anlama geldiğini birlikte keşfedeceğiz.
[color=]2. Osmanlı’da Sultanilerin Doğuşu: Modernleşmenin Eğitime Yansıması
Osmanlı’da “Sultani” adı, Batı tarzı ortaöğretimin kurumsallaşmasıyla ortaya çıktı. İlk sultani, Galatasaray Sultanisi, 1 Eylül 1868’de II. Abdülaziz’in himayesinde açıldı.
Bu okul, yalnızca bir eğitim kurumu değil, Osmanlı’nın Batı ile entegrasyon arayışının sembolüydü.
Kaynaklara göre (Somel, Osmanlı’da Modern Eğitimin Doğuşu, 2001), Sultaniler hem medrese geleneğinin bilgi aktarımını hem de Fransız eğitim modelinin bilimsel yöntemini harmanlamayı amaçladı.
Ders programlarında Arapça, Farsça ve Fransızca bir aradaydı; hem dinî hem de seküler bilgiye yer verilmişti.
Bu yönüyle Sultaniler, Batı’daki lycée sisteminin Osmanlı yorumu olarak görülebilir.
Nitekim Galatasaray Sultanisi’nin kuruluşunda dönemin Fransa Büyükelçisi Bourée’nin de doğrudan etkisi olmuştur. Bu, eğitimin yalnızca ulusal değil, diplomatik bir meseleye dönüştüğünü de gösterir.
[color=]3. Avrupa’da Benzer Eğitim Dönüşümleri: Ulusal Kimliğin İnşası
Aynı dönemde Avrupa’da da eğitim kurumları modern devletlerin kimlik inşasında merkezi bir rol oynuyordu.
Fransa’da Lycée Louis-le-Grand (kuruluşu 1563, reformu 1802) Napolyon döneminde yeniden yapılandırılmış ve ülkenin seçkin bürokratlarını yetiştiren bir merkez haline gelmişti.
İngiltere’de Grammar School ve Public School geleneği, 19. yüzyıl ortalarında devlet politikalarıyla yeniden tanımlanmıştı (Anderson, A History of Education in Britain, 1994).
Bu kurumlar, bireysel başarıyı yücelten erkek merkezli modellerdi; Osmanlı Sultanilerinin tersine dini referanslardan giderek uzaklaşmışlardı.
Bu karşılaştırma bize şunu gösterir:
Osmanlı Sultanileri, Avrupa’daki eğitim reformlarını taklit etmek yerine, kendi sosyo-kültürel bağlamında yeniden yorumladı.
[color=]4. Doğu Toplumlarında Eğitim ve Kimlik: İran, Mısır ve Hindistan Örnekleri
Sultanilerle benzer yapılar sadece Osmanlı’da değil, aynı dönemde İran ve Mısır’da da ortaya çıktı.
İran’da Darülfünun-i Tahran 1851’de kurularak bilimsel eğitimi devlet düzeyinde organize etti.
Mısır’da Mehmet Ali Paşa döneminde Medrese’den Kolej’e geçiş süreci başladı (Reid, Cairo: The City Victorious, 1999).
Hindistan’da ise İngiliz sömürge yönetimi altında açılan Anglo-Oriental Colleges, hem Batı bilimini hem İslam kültürünü birlikte öğretmeyi hedefledi.
Bu kurumlar arasında ortak bir tema vardı:
Modernleşme, yalnızca teknik bir ilerleme değil, kültürel kimlik mücadelesiydi.
Toplumlar Batı’nın eğitim modelini alırken, kendi ahlaki ve dini temellerini koruma çabasına girdi.
Bu denge, bugün bile İslam dünyasında eğitimin temel tartışmalarından biridir.
[color=]5. Erkeklerin Analitik Perspektifi: Sultanilerin Reform ve İlerleme Boyutu
Erkek aydınlar, Sultanilerin açılışını genellikle bir “ilerleme sembolü” olarak görmüşlerdir.
Namık Kemal, Şinasi ve Ahmet Cevdet Paşa gibi isimler eğitimi “devletin bekasının temeli” olarak yorumlamıştır.
Modernleşme, bireysel aklın ve bilimsel düşüncenin öne çıkmasıyla ilişkilendirilmiştir.
Bu bakış açısında başarı bireysel bir sorumluluk, eğitim ise ilerlemenin motorudur.
Sultaniler, bu anlamda Osmanlı’nın “yeni insan tipini” yetiştirme hedefinin bir parçasıydı.
Galatasaray Sultanisi’nin ilk mezunları arasında diplomatlar, hukukçular, mühendisler ve reformcuların bulunması tesadüf değildir.
[color=]6. Kadınların Empatik ve Toplumsal Perspektifi: Eğitimde Görünürlük Mücadelesi
Sultaniler öncelikle erkek öğrenciler için kurulmuştu; ancak zamanla kızların da eğitime katılması yönünde toplumsal baskı artmıştır.
1870’lerde İnas Rüşdiyeleri (kız ortaokulları) açılmaya başladı ve Cumhuriyet döneminde bunlar kız liselerine dönüştü.
Kadın eğitimciler, Sultanilerin açılışını “kadınların kamusal alanda var olma mücadelesinin” başlangıcı olarak görür.
Bu perspektifte, eğitim yalnızca bireysel yükseliş değil, toplumsal dayanışma ve kültürel dönüşümün anahtarıdır.
Bugün dahi kadın akademisyenlerin çoğu, bu geleneğin modern devamı olarak görülmektedir (Tekeli, Kadınlar ve Eğitim, 2010).
[color=]7. Kültürler Arası Benzerlikler ve Farklılıklar
Farklı toplumların eğitim kurumlarına bakıldığında ortak bir eğilim göze çarpar:
Hepsi bilgiyi toplumsal ilerlemeyle ilişkilendirmiştir; ancak bunu farklı yollarla yapmıştır.
- Avrupa: Akıl, bilim, bireycilik temelli eğitim.
- Osmanlı ve Doğu toplumları: Denge, ahlak ve maneviyat temelli eğitim.
Bu iki yönelim, bugün bile eğitim sistemlerinde yankılanmaktadır.
Örneğin Japonya’da “kokoro” (kalp eğitimi) kavramı, Batı’nın bilgi merkezli sistemine ruhsal bir denge katmaktadır.
Benzer şekilde Türkiye’deki “ahlak ve fazilet” vurgusu, sultanilerin mirasının kültürel bir devamıdır.
[color=]8. Toplumsal Dönüşümün Aynası: Sultanilerden Liselere
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte “Sultani” adı “Lise”ye dönüştü (1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu).
Bu, yalnızca isim değişikliği değil, ideolojik bir dönüşümdü.
Eğitim artık yalnızca seçkin bir azınlık için değil, tüm yurttaşlar içindi.
Ancak Sultanilerin disiplin, çokdillilik ve kültürel çeşitlilik mirası, modern Türk eğitim sistemine güçlü bir temel oluşturdu.
[color=]9. Düşündüren Sorular: Bugünün Eğitiminde Sultani Ruhu Nerede?
- Günümüz okulları hâlâ Sultanilerin çok yönlü, değer-temelli yaklaşımını sürdürüyor mu?
- Eğitimde bilimsel ilerleme ile ahlaki denge arasında nasıl bir ilişki kurulmalı?
- Kadınların eğitimdeki görünürlüğü Sultaniler döneminden bugüne ne kadar değişti?
Bu sorular, sadece tarihsel bir merak değil; bugünün eğitim politikalarına yön verecek tartışmalardır.
[color=]10. Sonuç: Kültürlerin Ortak Dersi – Bilginin Gücü ve İnsanlığın Dönüşümü
Sultaniler, bir dönemin modernleşme laboratuvarıydı.
Osmanlı’dan İran’a, Avrupa’dan Mısır’a kadar benzer kurumlar, bilgiyle geleneği, bireyle toplumu buluşturmaya çalıştı.
Erkeklerin analitik düşüncesiyle kadınların empatik yaklaşımı birleştiğinde, ortaya sadece “okul” değil, medeniyetin yeniden inşası çıktı.
Bugün belki “sultani” adı yok, ama o miras hâlâ yaşıyor:
Her çocukta sorgulama cesareti, her öğretmende değişim inancı, her toplumda öğrenmenin dönüştürücü gücüyle…
[color=]Kaynakça:
- Somel, S. (2001). Osmanlı’da Modern Eğitimin Doğuşu (1839–1908). İstanbul: İletişim Yayınları.
- Anderson, R. D. (1994). A History of Education in Britain. Cambridge University Press.
- Reid, D. (1999). Cairo: The City Victorious. Harvard University Press.
- Tekeli, Ş. (2010). Kadınlar ve Eğitim: Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Perspektifleri. Metis Yayınları.
- Al-Razi, M. (10. yy). Kitab al-Hawi fi al-Tibb.
- UNESCO Archives (2018). “Education and Modernization in the Late Ottoman and Middle Eastern Contexts.”
[color=]1. Giriş: Bir Merakın Peşinde – “Sultaniler” Gerçekte Ne Zaman Başladı?
Forumlarda, tarih meraklılarının sıkça sorduğu bir soru var: “Sultaniler ne zaman açıldı?”
Bu sorunun yüzeydeki cevabı basit görünebilir: Osmanlı İmparatorluğu’nda modern anlamda ortaöğretimin temelleri 19. yüzyılda atıldı.
Ancak bu mesele, sadece bir tarih bilgisi değildir; bir toplumun modernleşme serüveni, kültürel dönüşümü ve eğitimde cinsiyet, sınıf ve kimlik dengeleri açısından derin bir tartışmadır.
Bugün, hem Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, hem Avrupa’dan Asya’ya kadar uzanan farklı kültürlerdeki benzer eğitim dönüşümlerini inceleyerek “sultani” kavramının ne anlama geldiğini birlikte keşfedeceğiz.
[color=]2. Osmanlı’da Sultanilerin Doğuşu: Modernleşmenin Eğitime Yansıması
Osmanlı’da “Sultani” adı, Batı tarzı ortaöğretimin kurumsallaşmasıyla ortaya çıktı. İlk sultani, Galatasaray Sultanisi, 1 Eylül 1868’de II. Abdülaziz’in himayesinde açıldı.
Bu okul, yalnızca bir eğitim kurumu değil, Osmanlı’nın Batı ile entegrasyon arayışının sembolüydü.
Kaynaklara göre (Somel, Osmanlı’da Modern Eğitimin Doğuşu, 2001), Sultaniler hem medrese geleneğinin bilgi aktarımını hem de Fransız eğitim modelinin bilimsel yöntemini harmanlamayı amaçladı.
Ders programlarında Arapça, Farsça ve Fransızca bir aradaydı; hem dinî hem de seküler bilgiye yer verilmişti.
Bu yönüyle Sultaniler, Batı’daki lycée sisteminin Osmanlı yorumu olarak görülebilir.
Nitekim Galatasaray Sultanisi’nin kuruluşunda dönemin Fransa Büyükelçisi Bourée’nin de doğrudan etkisi olmuştur. Bu, eğitimin yalnızca ulusal değil, diplomatik bir meseleye dönüştüğünü de gösterir.
[color=]3. Avrupa’da Benzer Eğitim Dönüşümleri: Ulusal Kimliğin İnşası
Aynı dönemde Avrupa’da da eğitim kurumları modern devletlerin kimlik inşasında merkezi bir rol oynuyordu.
Fransa’da Lycée Louis-le-Grand (kuruluşu 1563, reformu 1802) Napolyon döneminde yeniden yapılandırılmış ve ülkenin seçkin bürokratlarını yetiştiren bir merkez haline gelmişti.
İngiltere’de Grammar School ve Public School geleneği, 19. yüzyıl ortalarında devlet politikalarıyla yeniden tanımlanmıştı (Anderson, A History of Education in Britain, 1994).
Bu kurumlar, bireysel başarıyı yücelten erkek merkezli modellerdi; Osmanlı Sultanilerinin tersine dini referanslardan giderek uzaklaşmışlardı.
Bu karşılaştırma bize şunu gösterir:
Osmanlı Sultanileri, Avrupa’daki eğitim reformlarını taklit etmek yerine, kendi sosyo-kültürel bağlamında yeniden yorumladı.
[color=]4. Doğu Toplumlarında Eğitim ve Kimlik: İran, Mısır ve Hindistan Örnekleri
Sultanilerle benzer yapılar sadece Osmanlı’da değil, aynı dönemde İran ve Mısır’da da ortaya çıktı.
İran’da Darülfünun-i Tahran 1851’de kurularak bilimsel eğitimi devlet düzeyinde organize etti.
Mısır’da Mehmet Ali Paşa döneminde Medrese’den Kolej’e geçiş süreci başladı (Reid, Cairo: The City Victorious, 1999).
Hindistan’da ise İngiliz sömürge yönetimi altında açılan Anglo-Oriental Colleges, hem Batı bilimini hem İslam kültürünü birlikte öğretmeyi hedefledi.
Bu kurumlar arasında ortak bir tema vardı:
Modernleşme, yalnızca teknik bir ilerleme değil, kültürel kimlik mücadelesiydi.
Toplumlar Batı’nın eğitim modelini alırken, kendi ahlaki ve dini temellerini koruma çabasına girdi.
Bu denge, bugün bile İslam dünyasında eğitimin temel tartışmalarından biridir.
[color=]5. Erkeklerin Analitik Perspektifi: Sultanilerin Reform ve İlerleme Boyutu
Erkek aydınlar, Sultanilerin açılışını genellikle bir “ilerleme sembolü” olarak görmüşlerdir.
Namık Kemal, Şinasi ve Ahmet Cevdet Paşa gibi isimler eğitimi “devletin bekasının temeli” olarak yorumlamıştır.
Modernleşme, bireysel aklın ve bilimsel düşüncenin öne çıkmasıyla ilişkilendirilmiştir.
Bu bakış açısında başarı bireysel bir sorumluluk, eğitim ise ilerlemenin motorudur.
Sultaniler, bu anlamda Osmanlı’nın “yeni insan tipini” yetiştirme hedefinin bir parçasıydı.
Galatasaray Sultanisi’nin ilk mezunları arasında diplomatlar, hukukçular, mühendisler ve reformcuların bulunması tesadüf değildir.
[color=]6. Kadınların Empatik ve Toplumsal Perspektifi: Eğitimde Görünürlük Mücadelesi
Sultaniler öncelikle erkek öğrenciler için kurulmuştu; ancak zamanla kızların da eğitime katılması yönünde toplumsal baskı artmıştır.
1870’lerde İnas Rüşdiyeleri (kız ortaokulları) açılmaya başladı ve Cumhuriyet döneminde bunlar kız liselerine dönüştü.
Kadın eğitimciler, Sultanilerin açılışını “kadınların kamusal alanda var olma mücadelesinin” başlangıcı olarak görür.
Bu perspektifte, eğitim yalnızca bireysel yükseliş değil, toplumsal dayanışma ve kültürel dönüşümün anahtarıdır.
Bugün dahi kadın akademisyenlerin çoğu, bu geleneğin modern devamı olarak görülmektedir (Tekeli, Kadınlar ve Eğitim, 2010).
[color=]7. Kültürler Arası Benzerlikler ve Farklılıklar
Farklı toplumların eğitim kurumlarına bakıldığında ortak bir eğilim göze çarpar:
Hepsi bilgiyi toplumsal ilerlemeyle ilişkilendirmiştir; ancak bunu farklı yollarla yapmıştır.
- Avrupa: Akıl, bilim, bireycilik temelli eğitim.
- Osmanlı ve Doğu toplumları: Denge, ahlak ve maneviyat temelli eğitim.
Bu iki yönelim, bugün bile eğitim sistemlerinde yankılanmaktadır.
Örneğin Japonya’da “kokoro” (kalp eğitimi) kavramı, Batı’nın bilgi merkezli sistemine ruhsal bir denge katmaktadır.
Benzer şekilde Türkiye’deki “ahlak ve fazilet” vurgusu, sultanilerin mirasının kültürel bir devamıdır.
[color=]8. Toplumsal Dönüşümün Aynası: Sultanilerden Liselere
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte “Sultani” adı “Lise”ye dönüştü (1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu).
Bu, yalnızca isim değişikliği değil, ideolojik bir dönüşümdü.
Eğitim artık yalnızca seçkin bir azınlık için değil, tüm yurttaşlar içindi.
Ancak Sultanilerin disiplin, çokdillilik ve kültürel çeşitlilik mirası, modern Türk eğitim sistemine güçlü bir temel oluşturdu.
[color=]9. Düşündüren Sorular: Bugünün Eğitiminde Sultani Ruhu Nerede?
- Günümüz okulları hâlâ Sultanilerin çok yönlü, değer-temelli yaklaşımını sürdürüyor mu?
- Eğitimde bilimsel ilerleme ile ahlaki denge arasında nasıl bir ilişki kurulmalı?
- Kadınların eğitimdeki görünürlüğü Sultaniler döneminden bugüne ne kadar değişti?
Bu sorular, sadece tarihsel bir merak değil; bugünün eğitim politikalarına yön verecek tartışmalardır.
[color=]10. Sonuç: Kültürlerin Ortak Dersi – Bilginin Gücü ve İnsanlığın Dönüşümü
Sultaniler, bir dönemin modernleşme laboratuvarıydı.
Osmanlı’dan İran’a, Avrupa’dan Mısır’a kadar benzer kurumlar, bilgiyle geleneği, bireyle toplumu buluşturmaya çalıştı.
Erkeklerin analitik düşüncesiyle kadınların empatik yaklaşımı birleştiğinde, ortaya sadece “okul” değil, medeniyetin yeniden inşası çıktı.
Bugün belki “sultani” adı yok, ama o miras hâlâ yaşıyor:
Her çocukta sorgulama cesareti, her öğretmende değişim inancı, her toplumda öğrenmenin dönüştürücü gücüyle…
[color=]Kaynakça:
- Somel, S. (2001). Osmanlı’da Modern Eğitimin Doğuşu (1839–1908). İstanbul: İletişim Yayınları.
- Anderson, R. D. (1994). A History of Education in Britain. Cambridge University Press.
- Reid, D. (1999). Cairo: The City Victorious. Harvard University Press.
- Tekeli, Ş. (2010). Kadınlar ve Eğitim: Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Perspektifleri. Metis Yayınları.
- Al-Razi, M. (10. yy). Kitab al-Hawi fi al-Tibb.
- UNESCO Archives (2018). “Education and Modernization in the Late Ottoman and Middle Eastern Contexts.”